Su'dur en iyi deterjan
suyu bile beyazlatan

Turgut UYAR

23 Ocak 2012 Pazartesi

ŞİMAL



Anlatmaya değil
Sade anlamaya...
Kulaklarımı,
Parmakuçlarıma dokunan poyrazı,
Hatırlıyorum.
Soluduğum beton seslerinin
Lanet ve sürekli bir su damlasını.

Çürümüş bir sedeftaşı kadar
-ancak o kadar hatırlıyorum-
Yaşadığımı hatırlıyorum
: Ki yaşadığım;
Ölememenin bilinmez,
Olamamanın net varlığı...

Sedef;
Damlalarca çürüyen
Mutlak;
Bulanan çukur aynanın odağında

Beton,
Kükürt,
Kan;
Doğadan doğru intikam
Ve nergis kokulu hiç
-Bulantı bu-

Demin seslendim kendime
Ya da bilmiyorum ne zamandı
Ama demin işte
Seslendim kendime
‘Hiçbir’ yerimden binlerce ses geldi
‘Ellerimden’
İnledi sol serçe parmağım
Sonra benim
Etimin ve kemiğimin
Ve milyonlarca hücremin
Dişlerimin
Mazimin
Tüm kirli elbiselerini giyinen parmak
Büyüdü, büyüdü, büyüdü...

Acı ezgi
Barok çığlık
Buz heykel
Ölü eflatun du
Kaldı...

Koca sessizlik
Feryat figan yok
Alelade hiç
Nevroz tebessüm dü
Kaldı...

Yağmalanan yeşile
Suyundan kamyon kamyon çalınan denize
Kumdan yapılma saraylara
Entegre ve devrelerden kurulu düzene
Elektroniğe
Bilgi işleme
Toplam kaliteye
İnledi...
-makineler duymaz-
Kimse duymadı


Bir zaman sonra
Ya da bilmiyorum ne zamandı
Ama bi zaman sonra
Sade bir parmak olmuştum
Tek parmak olmuştum

Ölüyorum diye geçti aklımdan
Ki ölüm
Diyetidir kurmaca dünyaların
-bilmiyorum ya bilseydim;
alkol kokulu esrik bir gülümseyiştir
ölüm-

Güle güleydim artık
El vedaydım;

Beton
Kükürt
Kan
Sarı papatyalar
Asabi deniz
Kokarken
son
sol
çocukl                                                                                     uğum...
            ...
                  ...
                             ...
                                       ...

üfürükten tayyare
1999-izmit