Su'dur en iyi deterjan
suyu bile beyazlatan

Turgut UYAR

27 Ocak 2012 Cuma


Hep ölmeyecek sandığım hayatları kurup, öyle üzüldüğümdür bu zamansız üşüyüşlere sebep, ki hep üşümek değilmidir ölüm dedikleri şarkının makamı.Hep olmayacak hayalleri derip çatıp, öyle düzüldüğümdendir yola bu düşüşlere sebep.Olmayacak hayaller;
Tertemiz bir dünya, bembeyaz sokaklar masmavi gökyüzü, dedimya olmayacak, dünya kirli kalacak, sokaklar gri, gök siyah, olan hayale olacak... Olmayacak hayaller; masum bir sevda, yakıcı bir buz, konuşmadan anlaşılan bakışlar, dedimdi demincek olmayacak, sevdalar ikiyüzlü, üç yüzlü üç binyüzlü, alevler artık el yakmıyor, konuşsak bile anlaşılmıyor, hatta o kadar çok konuşuyoruz ki gürültünün adını sessizlik koyuyor türk dil kıyımı... Olmayacak hayaller; huzurlu bir yatak, telaşsız bir sabah, dingin bir sahil, ol ma ya cak... Yataklar yumuşacık o kaddar rahat ki; rahattan uyku tutmuyor, sabahlar alel acele kahvaltı fıkraların yeni adı, denizlerdeyse hep fırtına...
Hep olmayacak hayyaller peşinde düşlerim tahriş, olmadıkca acıyor acıdıkça yeni düşlere saklanıp yeni acıları kucaklıyorum, her sarılmam yeni bir tat acı... Kır kalemi hocaaa, kurma hayal mayal o zaman! O zaman da neyi kucaklayacak bu kollar? Yollar desen; düş demeden düşlemeden hangi yola çıkılır ki? Hangi yola çıksam ki virajlarında savrulmadan son sürat yolalsam... Hangi? Yola düşeyim ki? Ben en iyisi az daha üşüyüm... Kış önümüz kış... Herşeyin bittiği yerdeyim dedi rahatsız yatağının üstünde acıdan kıvranan adam; -herşeyin bittiği yerdeyim ve artık bu cadde trafiğe kapanmak üzere, yollarda yürümeler, yolalmalar, yollanmalar, yoldan çıkmalarla dolu dolu yaşadım düne kadar her yaşamımı, onlarca belki binlerce ömür tükettim kelebek ömrüyle, ne demiş üstat; hamdım piştim, yanmaklardayım artık. Yangınlarım, yanılgılarım, yangında yokolanlarım, hepsini koyup keseme düşmekteyim yokluğun yoluna ömrümde son kez. Eyvallah şarkısı çınlıyor kulaklarımda; eyvallah dünya giderken son sözüm olsun ki.. Diyerek soluğunu son kez savurdu boşluğa adam, son sözünü beklerken, son sesi sesizlik oldu. Geride kalanları aktarmak ve külleri savurmakta bendeniz söz sözleyiciye kaldı; elimde sayfaları buruş buruş bir defter, bana kaldı kelimeleri söze dökmek, adamın son sözünü beklemek, bekletmek bana kaldı...